Sunteți pe pagina 1din 15

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s.

201-215

İrşad SAMİ YUCA1


BİNGÖL, BİTLİS ve MUŞ’TA CUMHURİYET BAYRAMI
KUTLAMALARI (1934-1948)
Özet
Milli Mücadeleden sonra yeni Türkiye’nin siyasal rejimini belirlemek amacıyla
Atatürk ve arkadaşları 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i ilan etmişlerdir. Bundan
sonra ülkenin Kemalist kadroları toplumsal birlikteliği sağlamak ve rejime karşı
halkın duygularını güçlendirmek adına 29 Ekim tarihini milli bayram olarak kabul
etmişlerdir. 1925 yılından itibaren yurt genelinde her yılın 29 Ekim’i toplumun
bütün kesitlerinin geniş katılımı sağlanmaya çalışılarak milli bayramın coşkulu ve
sevinçli bir şekilde kutlanmasına özen gösterilmiştir. Tek Parti döneminde CHP,
Cumhuriyet Bayramlarını ideolojik bir nitelikte de görerek, kutlamalara siyasal
simgelerini ve argümanlarını dâhil etmekten kaçınmamıştır. Bu çalışmanın konusu,
Tek Parti dönemin en güçlü olduğu yıllarda Doğu illerinden Bingöl, Bitlis ve
Muş’ta Cumhuriyet Bayramlarının nasıl kutlandığı üzerinde bir değerlendirme
yapılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Bingöl, Bitlis, Muş, Cumhuriyet, Kutlama
REPUBLIC DAY CELEBRATIONS IN BINGOL, BITLIS AND MUS
(1934-1948)
Abstract
After the National Struggle, Atatürk and his friends in order to determine the new
Turkey's political regime had declared the Republic on 29 October 1923. After this,
the country's Kemalist staffs ensure the social cohesion and to strengthen people's
feelings against the regime agreed date of October 29 as a national holiday. Since
1925, each year across the country trying to provide wide participation of all
sections of society at October 29 celebration was dedicated to the national holiday
celebrated in exuberant and joyful way. During single-party period, the CHP also
had a visual feast of the republic's ideological and did not hesitate to include in the
celebration to political symbol and arguments. The subject of this study, the year in
which the most powerful single-party period, an assessment will be made on how

1
Yrd. Doç. Dr., Muş Alparslan Üniversitesi, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi ABD., s.yuca@alparslan.edu.tr
İrşad Sami Yuca 202

to celebrate the Republic Day in troubled and having a different social fabric
eastern city Bingol, Bitlis and Mus.
Key Words: Bingol, Bitlis, Mus, Republic, Celebration
GİRİŞ
1923’te resmileşen rejimin ve Kemalist ilke ve inkılapların halka benimsetilmesi yolunda
Tek Parti ile özdeşleşen yıllarda birçok propaganda yöntemi denenmiştir. Bunların bir kısmı
halkın ilgisini celp edemediğinden kısa ömürlü olmuştur. Ancak bazı propaganda içerikli
sayılabilecek sosyal etkinliklere daha fazla ağırlık verilmiş ve bunlardan bazıları günümüze
değin devamlılık arz ederek milli devletin siyasi ve ideolojik kodlarını içermesinden dolayı ayrı
bir simgesellik göstermektedir. Söz konusu etkinliklerden biri ise “Cumhuriyet Bayramı” adı
altında kitlelere mal edilmeye çalışılan ideolojik boyutları yüksek olan resmi nitelikli
kutlamalardır.
Tarihsel anlamda yeni Türkiye’nin benimsemek zorunda kaldığı Kemalist siyasal rejim
yapısı, bu propaganda yöntemini çağdaşlarından da örnek almaktaydı. Örneğin dönemin
ideolojik devletlerinden Almanya, İtalya ve SSCB’deki siyasal yapıların halk üzerinde gerek
popülaritelerini artırmak ve gerekse bireylerin hafızalarına kazınması bağlamında birtakım
siyasi simgelerin yoğun işlendiği etkinliklere önem vermekteydiler. Kemalist kadrolar da buna
benzer niteliklere sahip programlarla Anadolu’nun en ücra yerlerinde milli bayramlar ve de
etkinlikler düzenlemek kaydıyla ulusçu kimliği halka yaymaya çalışmaktaydılar.2 Kemalistler
için masum derecedeki bu niyet; Kemalizm’in halk tarafından benimsenmesiyle geniş bir halk
tabanına yayılması, ayrıca genç nesillere yeni devletin mazisini anlatmak ve onlarda Türk milli
kimliğini güçlendirmek etkinliklerde amaçlanmıştır.
Türk toplumuna yeni bir hayat ve siyaset tarzını benimsetmek isteyen Kemalist rejim, bu
yeni devletin nasıl bir mazi üzerinde kurulduğunun hatırlanması ve saltanat rejiminin bir daha
geri dönmemesi adına birçok inkılap gerçekleştirmiştir. Şüphesiz bu inkılaplardan en önemlisi
rejimin adını koyma meselesiydi. Bu sorun 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet rejiminin kabul
edilmesiyle aşılmıştır. Bu yeni siyasal biçimin toplumun bütün fertleri tarafından anlaşılması ve
içselleştirilmesi adına eğitim faaliyetlerinden başlanarak halk-devlet ilişkilerinin birçoğunda
doğrudan veya ima edici şekilde telkini yapılmaktaydı. Bu çerçevede 29 Ekim gününün bir milli
bayram sayılması fikri, 23 Nisan ve 30 Ağustos günlerinin milli bayram ilan edilmeleri gibi bu
özel günün de milli bayram ilan edilmesine karar verilmiştir. 29 Ekim gününün bütün yurtta eş
zamanlı ve bütün yurttaşların katılımıyla bayram havasında kutlanması için Hariciye
Vekâleti’nce bir kanun teklifi hazırlanmıştır. Bu teklif önce bakanlar kuruluna, ardından 8 Şubat
1925 tarihinde ise gerekli diğer bürokratik işlemleri tamamlanarak TBMM’ye sevk edilmiştir. 3
29 Ekim’in, Cumhuriyet Bayramı olarak ilan edilmesinde birtakım iç politik hedefler olduğu
gibi dış politikada yeni Türkiye’nin çağdaş bir ülke olduğu, halka dayandığı ve Batı’nın
değerlerine yakın olduğunun imajı verilmek istenmiştir.
TBMM’ye gelen kanun teklifi Layiha Encümeni’nin gerekli içerik incelemesinden sonra
bir mazbata ile meclis genel kurulunda görüşülmek üzere TBMM başkanına sunulmuştur.
Layiha Encümeni’nin mazbatasında 29 Ekim’in milli bir bayram kılınması ile ilgili şu

2 Feroz Ahmad, Modern Türkiye’nin Oluşumu, Kaynak Yayınları, 9. Basım, İstanbul, 2011, s. 80-81.; Kemal H.
Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Kimlik ve İdeoloji, Timaş Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2010, s. 98.
3 TBMM Zabıt Ceridesi, Cilt: 18, Devre: II, İçtima Senesi: II, s. 165.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s. 201-215
203 Bingöl, Bitlis ve Muş’ta Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları (1934-1948)

kanaatlere yer verilmiştir. Birçok milli ülkenin kendi milletleri için belirledikleri bir günü milli
bayram olarak kabul ettiklerini, o günde gerek ülke içinde gerekse yabancı ülkelerdeki
elçiliklerde resmi merasimler yapıldığı belirtilmiştir. Buna örnek olarak Fransa’nın 14 Temmuz
gününü, ABD’nin de 4 Temmuz gününü milli bayram olarak kutladıkları ifade edilmiştir. Bu
nedenle Türkiye Cumhuriyeti’nin de belli bir günü milletlerarası bir seviyede kutlamalara
mazhar olacak şekilde milli bayram olarak kutlamasının gerektiği üzerinde durulmuştur.
Encümen, bu günün 29 Ekim olması ve bugünün hem içeride hem de dışarıda devlet ve
hükümet adına milli merasim yapılarak kutlanmasının uygun olacağı sonucuna varmıştır.4
TBMM genel kurulunda gerçekleşen bu gelişmelerden sonra 19 Nisan 1925’te kanun
teklifi mecliste görüşülmeye başlanmıştır. Bu görüşmeler esnasında Başvekil Ali Fethi Bey
tarafından meclise sunulan bir yazıda; “Cumhuriyetin ilanına müsadif 29 Teşrin-i Evvel
gününün Milli Bayram addı hakkında Hariciye Vekâleti Celile’since tanzim edilen ve İcra
Vekilleri Heyeti’nin 8. 2. 1341 tarihli içtimaında ledettezekkür Meclis-i Ali’ye arzı takarrür
eden layiha-i kanuniye ve esbab-ı mucibe mazbatası leffen takdim kılınmıştır. İktizasının ifa ve
neticesinin imbasına müsaade buyrulmasını rica eylerim.” denilerek meclis genel kurulunda bu
teklifin bayram olarak kabul edilmesi istenmiştir. TBMM’de 4 maddelik kanunla ilgili olarak
yapılan görüşmeler sonucunda 29 Ekim günü ikinci madde dışında hiç itiraz olmadan milli
bayram olarak kabul edilmiştir.5
29 Ekim’in milli bayram yapılmasında Tek Parti döneminin elitist anlayışının kendisini
toplumu çağdaşlaştırma misyonunun taşıyıcısı ve bu nedenle halkın eski gelenekten koparılıp
milli ve uygar olan yani yeni yönelişe sevk etmekti.6 Bu amaca hizmet bağlamında tertip
edilecek milli bayramlarda yoğun bir şekilde ülkenin ve partinin simgeleri yanı sıra yeni
devletin önderin resmi ve çağdaş yaşamın göstergesi balo, konferans ve çeşitli eğlence
biçimlerinin kullanılmasına özen gösterilmesi gerektiğine inanmaktaydılar.7 Bu düşünce
çerçevesini “Onuncu Yıl” özel kutlamalarında parti teşkilatlarına gönderilen hususi
talimatnamede görmek mümkündür: “Cumhuriyet Halk Fırkası altı oklu bayrağı kabul etti. Bu
altı ok memleketin yaşayışına ve ilerleyişine temel olan fırkanın altı ana vasfını temsil eder. (…)
Yakaya takılan bayraklar ok uçları aşağıya gelecek tarzda, uzunca bir toplu iğne ile yakaya
iliştirilir. Geçit resmine iştirak edeceklerden ordu, jandarma polis ve mektepliler bayrak
takmazlar. Şu halde bayrakları halkçı olan Cumhuriyet Halk Fırkasının sınıfsız, imtiyazsız,
farksız, hakta ve şerefte müsavi gördüğü halk fertleri takacaklardır. (…) Bayrak tevzi edilenlere
geçit resmi bittikten sonra dahi ve üç bayram günü sokakları dolduracak halkın göğüslerinin
süslü kalması için münasip tavsiye ve telkinler yapılmalıdır.”8
Kemalist ulus-devlet anlayışının güçlü bir şekilde önemsediği yeni toplumsal üst kimlik
olan lâik Türklüğün, halka tarafından benimsenmesi ciddi bir mesele olarak görülmekteydi. Bu
bağlamda bayram ve diğer tertipler bu sürecin önemli bir parçası niteliğindeydi. Halkçılık ilkesi
ile idrak edilmek istenilen sınıfsız ve kaynaşmış bir toplum bu şiarın yine bir diğer parçasıydı.

4 TBMM Zabıt Ceridesi, Cilt: 18, Devre: II, İçtima Senesi: II, s.164-165.; Hamdi Doğan, “Yozgat’ta Cumhuriyet
Bayramı Kutlamaları”, JASSS, Cilt: 6, Sayı: 5, Mayıs 2013, ss. 107-125.
5 Hamdi Doğan, “Yozgat’ta Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları”…, ss. 107-125.; TBMM Zabıt Ceridesi, Cilt: 18,

Devre: II, İçtima Senesi: II, s. 164-167.


6 Niyazi Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma, YKY yayınları, İstanbul, 2002, s. 522.
7 Erik Jan Zürcher, Savaş, Devrim ve Uluslaşma: Türkiye Tarihinde Geçiş Dönemi (1908-1928), İstanbul Bilgi

Üniversitesi Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 2009, s. 254-255.


8 Cumhuriyet Halk Fırkası Kâtibi Umumiliğinin Fırka Teşkilâtına Umumî Tebligatı, Temmuz 1933’den Birincikânun

1933 Sonuna Kadar, Hâkimiyet-i Milliye Matbaası, Cilt:3, Ankara, 1934, ss.138-139.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s. 201-215
İrşad Sami Yuca 204

Bu nedenle milli gün bayramlarında Halk Kürsülerinin oluşturulması ve bu kürsülerden sivil


halkın konuşabilmesinde herhangi bir engelin olmaması bir kimliksel öz güvenin ve de resmi
ideolojiye daha fazla eklemlenmenin bir aracı olacaktır.9 Buna dönemin bir CHP parti
broşüründeki ifadeler tanık etme mahiyetindedir: “C.H.P. partisi 1933 den beri millî
bayramlarında halkın düşünce ve duygularını belirtmesi için kalabalık toplantı yerlerine Halk
Kürsüleri kurmağa devam etmektedir. Bu kürsülerde, daha ilk yılında 5.558 yurtdaş söz
söylemiştir. (…) C.H.P. partisi, memleket ve millet ihtiyaçlarından doğan prensiplerini bir
ulusal inanç halinde halk ruhuna sindirmek için, radyoda, kürsüde, açık havada telkin
konuşmalarına her zaman devam etmektedir.”10
Yeni rejimin çağdaşlaşma adına benimsediği ilkelerin toplumsal birlikteliğin tesisi
yolunda önemini Cumhuriyetin ilk on yılında görebilmek mümkündür. Rejimin onuncu, on
beşinci, yirmi beşinci ve ellinci yıl dönümü kutlamaları daha yoğunluklu ve keyifli hale
getirilmeğe çalışıldığı düzenlenen etkinliklerden anlaşılmaktadır. Örneğin Cumhuriyetin onuncu
yıldönümünden itibaren kutlama ile ilgili yurt çapındaki hazırlıkların sorumluluğu 11 Haziran
1933 tarihinde TBMM’de kabul edilen 2305 sayılı yasal düzenlemeyle hükümete verilmiştir.11
Tek Parti döneminde bu yasal uygulama koordinatörlük hükümet kalmakla taşradaki kutlamalar
için sorumluluk başta valilikler olmak üzere parti il teşkilatlarına verilmiştir. Adı geçen kanun
görülen lüzum üzerine ileriki yıllarda yeni maddelerle takviye edilmiştir.
CHP’nin kendi iktidarı süresince uyguladığı bu etkinlikler vesileleriyle yurt çapında
resmi ideolojinin kök salması sağlanmış ve bu bağlamda kutlama ve çeşitli diğer etkinliklerin
düzenlenmesine özen göstermiştir. Yapılan kutlamaların halk nezdinde nasıl karşılandığının
bilinmesi ve eksik kalınan noktaların tespiti amacıyla il teşkilatlarından sürekli raporlar talep
edilmiştir. Bu sayede bir sonraki yıla il teşkilatlarının daha hazırlıklı ve eksik kalınan noktaların
önceden tespiti için yapılan programların parti genel sekreterliğinin onayından sonra
uygulanmasına geçilmesine dikkat edilmiştir. Bu çalışmanın kapsamı dâhilinde 1934-1948
yılları arasında Bingöl, Bitlis ve Muş ilerinde yapılan “Cumhuriyet Bayramı” kutlamalarıyla
ilgili bu illerden merkeze gönderilen raporlarda geçen bazı özel siyasi ve sosyal gelişmelere
değinilecektir. Ancak arşiv kayıtlarında her yıl için düzenli rapor sonuçlarına ulaşılmadığını ve
bunun dönemin imkânları çerçevesinde görülmesi gerektiğini belirtmek gerekir.
Bingöl’deki Kutlamalar
Cumhuriyet Bayram’ının Bingöl’deki 1938 kutlamaları Cumhuriyetin ilanının yurt
çapındaki on beşinci özel kutlamalarının görkemine layık bir şekilde yapılmasına CHP Genel
Sekreterliğinin talimatıyla valiliklerden bu etkinliklerin yapılması istenmiştir. Özellikle Bingöl
Valiliğine il merkezi ve ilçe merkezlerinde ve okullarda seviyeli bir bayram havasını yakalamak
ve halkın geniş katılımının sağlaması için özen göstermesi gerektiği hakkında bazı direktifler
verilmiştir. Kutlamalar için komiteler kurularak etkinliklerin coşkulu geçmesi ve halkın ilgisinin
çekilmesine özen gösterilmesi gerektiği noktasında uyarılmıştır. Yapılacak masrafların
karşılanması noktasında Bingöl parti il teşkilatına, parti genel sekreterliğinden 600 lira gibi
dönemin koşullarında önemli sayılabilecek bir mali yardımı yapılmıştır. Bingöl ilinde

9 BCA., 490.01.11.50.36.1.
10 CHP Broşürü 1937, ss. 29-30.; Murat Turan, “Tek Parti Yöneticilerin Söyleminde Yeni Toplumsal Kimlik ve
Onun Sembolleri”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 34, Ekim, 2014, ss. 287-301.
11 BCA., 490.01.11.50.36.1.; Resmî Gazete, “Cumhuriyet İlanının Onuncu Yıl Dönümü Kutlama Kanunu”, Kanun

No: 2305, Sayı: 2437, 26 Haziran 1933, s. 1.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s. 201-215
205 Bingöl, Bitlis ve Muş’ta Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları (1934-1948)

kutlamalar 29-30 Ekim günlerinde sevinçle ve coşkuyla kutlanılmıştır. Kutlama programındaki


etkinliklere halkın ilgisi yoğun olmuştur.12
Bingöl’de yapılan Cumhuriyetin 20. yıl dönümü kutlamaları parti il teşkilatı ve Halkevi
ortak koordinasyonuyla 1943 yılında yapılmıştır. Halkın geniş katılımının olmasına bu
bayramda da özen gösterilmiştir. Özellikle Bingöl halkının sahip olduğu sosyo-kültürel dokusu
göz önüne alınarak hareket edilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır. Partinin, Bingöl merkez il
yetkililerin bu hususta dikkatli davranmalarının nedeni ise halkın partiye yakınlık duymalarını
tesis etmek olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu kutlama hazırlıkları sürecinde Bingöl Halkevi
Başkanı İhsan Altay’ın sunduğu raporda geçen şu ifadeler önemlidir: “Cumhuriyetin XX. yıl
dönümü kutlama programına Halkevi salonunda 29/10/1943 günü akşamı bir balo verilmesi
konulmuş ve bu hususta lazım gelen tertibatı almıştı. Bingöl muhitinde balo namı altındaki bu
gibi aile toplantıların henüz pek yeni olarak başladığından çok titiz davranmak bilhassa alkollü
içkileri velev Cumhuriyet Bayramı şerefine yılda bir defaya mahsus olarak tertip edilen baloda
dahi bulundurmamak zaruretinde idik. Elimizde mevcut talimatnameler Halkevine ait salon ve
bahçelerinde alkollü içkilerin bulunmasını men ettiği gibi muhit halkının Şafii mezhebinden
bulunması hasebiyle içkiye karşı ileri derecedeki düşmanlıklarını da nazarı itibaren alarak
daha çok titiz davranmak zaruretinde idik.”13
Altay’ın bu sözlerinden anlaşılacağı üzere bölgenin kültürel yaşamında pek bir yeri
olmayan balo gibi bir eğlencenin Cumhuriyet Bayramının bir eğlence parçası halinde halka
benimsetilmeye çalışıldığı görülmektedir. Alkollü içeceklerin kullanımına dair il halkının Şafii
mezhebinden olmasının bir engel gibi görülmesi, İslamiyet’in diğer mezheplerinde içki
kullanımının serbest olduğu anlamını verilmiş olması gerçekle örtüşmeyen bir yaklaşım
olmuştur. Aslında İslamiyet’te içki tamamıyla haram ve yanlış bir alışkanlık olarak
görülmektedir.14 Ayrıca yöre insanın sahip olduğu gelenekte içki kullanımı yok olmasının yanı
sıra yanlış olarak da görülmektedir. Bu durum Tek Parti döneminde halkın partiye yakın
etmekte sosyal dokunun hassasiyetleri göz önünde bulundurularak halka yaklaşıldığının bir
göstergesidir. Ancak bu bilgiler ışığında şu da bir gerçek ki Tek Parti rejimi tedrici olarak bölge
halkını çağdaş Batının yaşamına adapte edebilmek adına fırsat ve ortam yaratma peşinde olduğu
anlaşılmaktadır.
Cumhuriyetin 22. yıl dönümü kutlamalarında CHP Genel Sekreterliği, Bingöl parti il
teşkilatlarına gönderdiği 28 Ekim 1945 tarihli talimatnamede il ve kaza merkezlerinde takip
edecekleri program hakkında bilgilendirmiştir. 29-30 Ekim günlerinde il merkezi ve kazalarında
bayram kutlamaları gerçekleştirilir. Adı geçen programa mukabil il ve kaza merkezlerinde
gerçekleşen kutlamalar hakkında parti genel sekreterliğine yazılan raporda şu ifade önem arz
etmektedir: “Talimatname hükümlerine uyularak kalabalık bir Halk Kürsüsü iştirakiyle milli
oyunlara, halk oyunlarına ve çocuklar arasında eğlenceler tertip edilmek suretiyle ve elde
mevcut diğer imkânlar dâhilinde bayram layık olduğu değerde kutlanmıştır.”15 1945 yılı
kutlamalarında Bingöl’de Halk Kürsüsü’nün kurulması dikkat çekici bir gelişme olmuştur.
Ayrıca yörenin çocukları eğlenceler yoluyla bayramın bir parçası kılınması da bir diğer önemli
gelişme olmuştur. Bingöl gibi muhafazakâr yaşam biçiminin güçlü bir şekilde devam etmesinde

12 BCA., 490.0.001.1142.6.2., s. 8-11.


13 BCA., 490.0.001.1142.6.2., s. 6.
14 Mustafa Yıldırım, “İslam Hukukunda İçki İçme Suçu ve Cezası”, D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 13-14,

İzmir, 2001, ss. 31-52.


15 BCA., 490.0.001.1142.6.2., s. 3.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s. 201-215
İrşad Sami Yuca 206

halkın gösterdiği tutumu kırmak adına, yeni genç nesillerin Cumhuriyet Bayramlarıyla bir nebze
de olsa yeni eğlence biçimlerine alıştırılmaya çalışıldığı düşünülebilir. Bu vesileyle yapılan
etkinliklerle bölgede yetişen yeni kuşakların rejime yakınlık duymalarını sağlanmış olunacaktır.
Bitlis’teki Kutlamalar
Doğu Anadolu’nun tarihi bir şehri olan Bitlis, Tek Partili yıllarda Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarının canlı bir şekilde yapıldığı bir ildir. İl merkezi ve kazalarında yeni rejime taraftar
bir grubun oluşması için sosyal demografi üzerinde rejimin özel bir siyasi ilgisi olmuştur.
Bunda İsmet İnönü’nün aile kökenlerinin buraya dayanmasının da bir etkisi vardı. Bu nedenlere
bağlı olarak Bitlis Valiliği 1937 yılında yapılan kutlamalar hakkında ayrıntılı bir raporu parti
genel sekreterliğine sunmuştur. Temel amaç çoğunluğu Kürtçe konuşan yöre halkı arasında
partiye taraftar toplamaktı.16
Valilik bayram kutlamalarından on gün öncesinden yapılacak kutlamaların programa
uygun bir şekilde yürümesi amacıyla parti yetkililerinden bir komisyon oluşturmuştur.
Komisyon üyeleri kutlama programı hakkında ayrıntılı bir şekilde bilgilendirilmiş ve tatbikatlar
yapılmıştır. Başta şehir merkezi olmak üzere ilçe merkezleri de 28-30 Ekim 1937 tarihleri
arasında bayram için süslendirilmiştir. Halkın rejime ve onun önderine karşı sevgi ve alakalarını
uyandırmak maksadıyla bayraklar ve vecizeli sözler cadde ve sokakların muhtelif yerlerine
teşhir amacıyla asılmıştır.17 Tek Parti döneminde halkın bilinçaltına rejimle alakalı düşünce ve
sembolleri yerleştirmek için milli bayramlarda birçok şehir merkezini afiş tarzı propaganda
araçlarıyla donatmaya yoluna gitmiştir. Az gelişmiş ve çağdaş diye nitelenen alışkanlıklarından
epey uzak olan Bitlis halkının rejimin afiş, süsleme ve diğer propaganda araçlarına bu şekilde
maruz kaldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca dönemin şartları itibariyle rejimin bu propaganda
yöntemleri, taşra halkı için hem heyecan verici olmuş hem de bu yeni olana karşı nasıl bir tutum
sergileyeceğini bilmemesinden dolayı bazı garip hallerin ortaya çıkmasına da neden olmuştur.
Bu komisyonun önemsediği işlerden birisi de kutlama programına katılacak olan başta
parti yetkilileri ve memurlar olmak üzere herkesin güzel ve temiz şehirli(urban) kıyafetlerini
giymeleri için uyarılmış olmalarıdır. İl merkezindeki çocuk esirgeme yurdunda kalan çocuklara
parti adına kıyafetler hediye edilmiştir. Kutlamaların yapılacağı alanlar temizlenmiş ve ışıklarla
donatılmıştır. Özellikle çocukların bağrında Cumhuriyeti yerleştirme bağlamında hatırlatıcı
oyun ve gösterilere yer verilmiş olması yeni bir nesil yetiştirme noktasında bu kutlamaların Tek
Parti döneminde önemli bir siyasi unsur olduğuna işaret etmektedir.18 Halkın temiz ve şehirli
kıyafetler giymeleri noktasında uyarılmaları rejimin emredici ve yukarıdan aşağıya doğru
toplumsal modernleşmeyi kontrol etme isteğinden kaynaklanmaktadır.
1937 yılı Cumhuriyet kutlamaları 14. yıl dönümüne erişmiştir. Cumhuriyet’in Bitlis’teki
bu yılki kutlamalarında 14 rakamı her türlü yazılı afiş ve görselliğin üzerine yazılarak halkın
hafızasına yerleştirilmek istenmiş olması en dikkat çekici gelişmelerden birisi olmuştur.
Bununla yine hedef alınan halkın bilinçaltına cumhuriyetle alakalı gerekli izleri bırakmaktır. 29
Ekim’de şehir merkezine gelen köylülere öğlen yemeği ikram edilmiş, akabinde Cumhuriyetin
maddi ve manevi feyzleri ve umdeleri hakkında propagandalar yapılmıştır. Rejimin halka gayet
sıcak ve dostane yaklaşımı bir anlamda rejimin halkçı yönüne vurgu yapılmak istenmesinden

16 Hasan Reşit Tankut’un, Eylül 1940 Doğu Anadolu Bölgesinde yaptığı gezi ile ilgili 16 Ekim 1940 tarihli raporu.
Bu raporda Tankut, bölgenin demografisi ve halkın rejime olan ilişkisini irdelemektedir. BCA., 490.0.001.1015.914.4.
17 BCA., 490.0.001.1142.7.1., s. 9.
18 BCA., 490.0.001.1142.7.1., s. 8-9.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s. 201-215
207 Bingöl, Bitlis ve Muş’ta Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları (1934-1948)

dolayıdır. 29 Ekim’de Bitlis Hükümet Konağı önünde başlayan bayram programı ilin resmi
memur makamları, halk ile öğrencilerin geniş iştiraki ile marşlar ve şiirler okunmuştur. Askeri
kıtalar halkın yoğun ilgisini çekecek gösterilerde bulunmuştur. 29-30 Ekim akşamları halka,
bugüne nasıl gelindiği ve Cumhuriyet rejimine karşı sevgilerini uyandırmak ve güçlendirmek
için konferanslar ve çeşitli müsamereler tertip edilmiştir.19 Bölge insanının Cumhuriyetle
beraber karşılaştıkları birkaç başka yeni gelişme ise kongre, konferans, seminer ve müsamere
/tiyatro gibi toplumsal bilgilendirme veya eğlendirme tarzındaki etkinliklerdir. Bu tarz
etkinliklerden, Tek Parti iktidarının kabul ettiği milli gün ve bayramlarda ve de özellikle
Halkevi çalışmalarında yoğun bir şekilde yararlandığı açık bir gerçektir. Rejim yeniden çağdaş
ve laik bir ulus kimliğini inşa etmede Batı’ya ait olan bu kültür unsurlarından fazlasıyla
faydalanması, halkın asli geleneğindeki benzer olanını geri ve yozlaşmış olarak kabul
etmesinden kaynaklanan bir tutumdur.
Cumhuriyetin 1940 yılında gerçekleşen 17. yıl dönümü kutlamaları, Bitlis il ve ilçe
merkezlerinde parti genel sekreterliğinin önceden onayladığı program bağlamında
gerçekleşmiştir. 16 Aralık 1940 tarihinde il valisi Hulusi Devrimer, parti genel sekreterliğine
hitaben Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında yapılanlar hakkında bir rapor hazırlamıştır.
Raporundaki dikkat çekici ayrıntılar şöyledir: “Hususi ve resmi bütün binalar gündüzleri Türk
ve parti bayrakları ile geceleri de ışıklarla donatılmış. Birinci günü törene saat 9.30’da
Cumhuriyet alanında subay, memurlar, asker, halk, mektepliler, teşekküller ve milli kıyafetlerle
100 atlı köylülerimizin iştirakiyle ve istiklal marşı ile başlanmış. Halkevi, belediye, gençlik, halk
ve köylü adına münasip görülen gençler hitabelerle bu günün hususiyetini teberrüz ettirmiş.
Buna müteakip talebe ve halkın iştirakiyle onuncu yıl marşı söylenmiştir. (…) Okul
talebelerinden birisine Atatürk’ün gençliğe hitabesi okutulmuş. Saat 14’ten itibaren şehrin
muhtelif yerlerinde eğlenceler ve şenlikler tertip olunmuş, ayrıca muhtelif semtlerde CHP
kürsülerinde halkevi hatipleri ve mektep talebeleri söylevler vermişlerdir. (…) Akşam asker ve
halk fener alayına katılmış ve Halkevi salonunda bir balo düzenlenmiştir.”20
Bu raporda bir kez daha şunu görmek mümkündür ki Doğu Anadolu’nun uzak ve az
gelişmiş bir yeri olan Bitlis’te de çağdaşlaşma adına halkın yabancısı olduğu bir eğlence biçimi
olan balonun düzenlenmiş olmasıdır. Ayrıca partinin siyasi ilkelerinden olan halkçılık fikrine
bağlı kalınarak, taşra toplumunu oluşturan bütün resmi ve sivil gruplarının kaynaşmış bir
toplum görüntüsü içerisinde bayrama iştiraki sağlanmaya çalışmıştır. Ayrıca her sosyal grup
adına Halk Kürsüsünden hitabelerin yapılması da Cumhuriyetin halka dayandığı imajını vermek
şeklinde yorumlanabilir. Halkın milli marş ve hitabelerle etkilenilmesi rejimin milliyetçi yönünü
n bir göstergesidir. Köylü halkın milli kıyafetler giydirilerek kutlamalara katılımlarının
sağlanması Cumhuriyetin bütün toplumu temsil eden bir rejim olduğunun ve köycü bir
politikaya sahip olduğunun işaretidir.21
Bitlis’te 1941 yılında gerçekleşen Cumhuriyetin 18. yıl dönümü kutlamalarında bir
önceki yıla benzer bir program takip edilmiştir. İlin sosyal tabanları farklı olan meslek ve
teşekküllerinden geniş bir katılım sağlanmıştır. Program çeşitli halk oyunu eğlenceleri, askeri
geçitler ve hitabelerle geçmiştir. Şehir meydanındaki Halk Kürsülerinden ve Halkevi konferans
salonunda verilen hitabelerde toplumsal birliktelik ve Cumhuriyetin faziletleri ile ilgili telkinler

19 BCA., 490.0.001.1142.7.1., s. 8.
20 BCA., 490.0.001.1142.7.1., s. 5.
21 Türkan Çetin, “Cumhuriyet Döneminde Köycülük Politikaları: Köye Doğru Hareketi” , 75 Yılda Köylerden

Şehirlere, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 1999, s. 230.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s. 201-215
İrşad Sami Yuca 208

yapılmıştır. Cumhuriyet rejiminin ebedi önderi Atatürk, söylevlerle yâd edildiği gibi bu yılki
kutlamalarda “Milli Şef ve Sevgili Cumhuru Reisimiz İsmet İnönü’nün millete beyannamesi”nin
okunması da dikkat çekici bir gelişme olmuştur.22 Bu yılki kutlamalarda Ebedi Şef’in yanı sıra
Milli Şef lakabıyla anılan İsmet İnönü’nün de anılması dikkat çekici bir gelişme olmuştur. Bu
durum Tek Parti döneminin İkinci Adam devrinin kendine has bazı uygulamalarının olduğuna
işaret olmaktadır.23
1942 yılında yapılan Cumhuriyet’in 19. yıl dönümü kutlamaları vilayet merkezinde
önceden belirlenmiş ve parti genel sekreterliğinin onayını almış olan program dahlinde
geçmiştir. Bu yılki kutlamalarda özellikle “(…) Süsleme, donatma, vecizelerin münasip yerlere
asılışı arzu edilen şekilde yaptırılmıştır. Bilhassa vecizeler ayrıca bastırılarak kahve, lokanta,
mağaza gibi yerlere bol miktarda dağıttırılmıştır. Merkeze yakın köylerin erkekleri ve
bayanlarının bayrama katılımları temin edilmiştir. Akşam, Halkevi’nde devlet namına verilen
baloya kadınlı erkekli köylülerin katılması da temin olunmuş.”24 Bu kutlamalardan anlaşılacağı
üzere Tek Parti rejimi köylü halkın şehir hayatına ve de rejimi yakından tanımalarına olanak
sağlamak amacıyla Cumhuriyet Bayramlarını bir fırsat olarak görmüştür. Ayrıca afiş türündeki
propagandayı güçlendirecek neşriyatları sivil denilebilecek toplumsal mekânlarda da halka
dağıtması rejimin hassasiyetle topluma kendini benimsettirmek noktasında bir iştiyak içinde
olduğu anlaşılmaktadır.
Muş’taki Kutlamalar
Tek Parti döneminde resmi ideolojinin halkta yeni ulusal kimliği oluşmasında önemli bir
propaganda aracı olarak değerlendirilen resmi bayram ve kutlamaların, Muş ve kazalarında da
canlı bir şekilde kutlanılmasına özen gösterilmiştir. 1934 yılına denk gelen 11. yıl dönümü
kutlamalarında halkın yoğun katılımının sağlanmasına diğer ilerde olduğu gibi önem verilmiştir.
Bu konuda partinin il teşkilatları ve valilik Ankara’dan gerekli talimatlar doğrultusunda hareket
etmişlerdir. İl ve ilçe merkezlerinde Cumhuriyet meydanları kurularak etkinlikler bu alanlarda
yapılmıştır.25 Erken cumhuriyet yıllarında kentlerin rejime paralel bir kimlik edinmesi
noktasında birçok mekâna isim verilmesin de resmi ideolojinin yansımaları açıkça olmuştur.
Buradaki bir diğer gaye ise halkın parti ve rejimin siyasal simgeleriyle gündelik hayatın
akışkanlığı içerisinde sıkı temas içerisinde olmasını tesis etmektir. Ayrıca Doğu Anadolu gibi
Kürt nüfusunun yoğun olduğu bu illerde yaşayan halk ile devlete arasında sıkı bir bağlılık
duygusunu var etmek ve güçlendirmekte bu siyasetin bir parçasıydı.26
Muş Halkevi başkanı Kamil Kotan’ın 1937 yılında il merkezinde gerçekleşen
Cumhuriyetin 14. yıl dönümü kutlamalar ile ilgili 4 Kasım 1937 tarihli parti genel sekreterliğine
hitaben yazdığı raporda öne çıkan ayrıntılar ise şöyledir: “29 Teşrin, Cumhuriyet Bayramı günü
memleketin her köşesinde neşeli ve sevinçli bir bayram geçmiştir. Merasimden sonra evimiz
tarafından Halk Kürsüleri kurulmuş. Cumhuriyetin mefhum ve manasını halka anlatılmıştır. Ve
bütün köylüler bu törene iştirak etmiştir. Bayram şerefine evimizde elektrik tesisatı yapılmış ve

22 BCA., 490.0.001.1142.7.1., s. 4.
23 Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam 1938-1950, Cilt: II, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1988.
24 BCA., 490.0.001.1142.7.1., s. 2.
25 BCA., 490.01.1147.24.1.1.
26 Ahmet İlyas, “Tek Parti Döneminde Aşiretleri Kontrol Altına Almak İçin Çıkarılan Kanun Ve Hazırlanan

Raporlar” , JASSS., Sayı: 28, Sonbahar II 2014, ss. 329-348.; Bahattin Demirtaş, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinde Eğitim ve Öğretim (1923-1938)”, Ankara Üniversitesi Türk inkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu
Dergisi, Sayı: 41, Mayıs 2008, ss. 63-87.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s. 201-215
209 Bingöl, Bitlis ve Muş’ta Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları (1934-1948)

gecesinde Halkevi’nde mümtaz bir balo verilmiştir. (…) Altın Ova Spor Kulübü tarafından bir
maç yapılmıştır. Bu mesut günü herkes sevinçle geçirmiş.”27
Halkevi Başkanı Kamil Kotan’ın bu sözlerinden görüldüğü gibi Tek Parti iktidarı
Cumhuriyet Bayramında Muş’ta da balo düzenlemeye önem vermiştir. Baloya, köy halkının
katılımının sağlanmış olması bir diğer dikkat çekici olan gelişmedir. Burada da Halk Kürsüleri
kurularak verilen hitabeler de rejimin adeta propagandası yapılmıştır.
Muş valisi Tevfik Gür’ün başkanlığında kültür direktörü, ortaokul direktörü ve muavini
ile Muş Ortaokulu’nun tarih ve coğrafya öğretmenlerinden müteşekkil bir komisyon kurulur.
Komisyonun amacı 1938 yılı Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için gerekli programı ve tertibatı
yapmaktır. Komisyon bu süreçte gerekli hazırlıkları 28 Ekim’e kadar tamamlayarak ertesi gün
bayramın parlak ve emsallerine faik bir şekilde geçmesine neden olmuştur. Valiliğin ve
komisyonun bu özenli çalışmaları parti genel sekreterliğinin takdirini kazanmıştır.28
1940 yılına denk gelen Cumhuriyetin 17. yıl dönümünün Muş’taki kutlamaları ile ilgili
Halkevi Başkanı Kamil Kotan ayrıntılı bir raporu kaleme alarak 6 Kasım 1940 tarihinde CHP
Genel Sekreterliğine sunmuştur. Kutlamalar öncesinde il hükümet amirleri iş birliği içerisinde
hareket etmek noktasında toplantılar yaparak gerekli bayram programı oluşturulmuş. Bu yılki
kutlamalar 28 Ekim günü saat 13’te başlatılarak 30 Ekim günü saat 24’e kadar devam
ettirilmiştir. Belirlenen programa göre: “Şehrimizin bütün resmi daireleri, belediye ve hususi
idareleri, dükkân ve çarşı, meydan ve caddeler bayraklarla ve Halkevi duvarları vecizelerle
donatılmıştır. Törene askeri ve sivil memurlar, jandarma, polis, okullar, teşekküller ve binlerce
köylü halkımızın iştirakiyle başlamıştır. Resmigeçit başlamış ve buna müteakip okullar ve
Halkevi tarafından Ebedi Şefin anıtına birer çelenk konmuştur.(…) Evimiz tarafından çarşı,
umumi ve içtimai yerlere Halk Kürsüleri konmuştur. Söz alan ilkokul öğretmeni Sadiye Aydın
tarafından bugünün mana ve mefhumu hakkında bir konferans verilmiştir. Buna müteakip
ortaokul Türkçe öğretmeni Bay Gündüz Gürgen tarafından bugünün, Cumhuriyetin ve
inkılapların esas feyizleri hakkında tenvir edici mahiyette çok önemli bir konferans verilmiştir.
Halkevi Güzel Sanatlar kolu tarafından Halkevi önünde halka bir konferans verilmiştir. (…)
Geceleyin altıdan sonra ise ailelere zengin bir balo verilmiştir.”29 Diyerek yapılan işleri özetle
anlatmıştır. Halk Kürsülerinde rejimin feyz ve faydaları hakkında anlatımların her bayram
nerdeyse yapıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca bu dönemde düzenlenen baloların bu kutlamaların
bir parçası haline geldiği söylenilebilir. Bayrak ve afiş türündeki unsurların nerdeyse bütün
toplumsal resmi ve özel mekânlarda kullanılması halkın hafızasına ideolojik rejimin unsurlarını
yerleştirme de büyük bir hassasiyet gösterildiği şeklinde yorumlanabilir.
Muş’taki kutlamalarda da bir kez daha Cumhuriyetin yukarıdan aşağıya doğru zoraki bir
modernleşme tavrını sergilediğini görebilmek mümkündür. Belki de bu yıllara özgü bu tavrın
zihniyetini tanımlayan Yakup Kadri Karaosmanoğlu olmuştur. Kendisi de ateşli bir Kemalist
aydın ve edebiyatçı olan Karaosmanoğlu Anadolu’da bir anlamada zorakiliğe dayanan bu
çağdaşlaşma hareketine getirdiği eleştiri siyasi kadrolar ile halkın gerçeği arasındaki çelişkiyi
açığa çıkarmaktaydı. Ona göre: “Dün ilk defa olarak cahil ve atıl bir kütle telakki etiğimiz halk,
memleketin münevverlerine bazı ulvi hakikatlerin sırrını öğretti. Bunlardan biri “kalbin akıldan

27 BCA., 490.01.1147.24.1.15.
28 BCA., 490.01.1147.24.1.14.
29 BCA., 490.01.1147.24.1.10.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s. 201-215
İrşad Sami Yuca 210

üstün olduğudur.” İkincisi “sıdık ve hulus, iman ve içtihat haricinde necat yolu
bulunmadığıdır.” Üçüncüsü “millet ile ümmet mefhumlarını ayırmamak lazım” geldiğidir”.30
Cumhuriyetin 19. yıl dönümü 28-30 Ekim 1942 tarihleri arasında üç gün boyunca Muş il
merkezinde ve ilçelerinde kutlanmıştır. Bayramın sürdüğü üç gün boyunca resmi ve özel
daireler ile cadde ve sokaklar bayraklarla ve vecizeli sözlerle donatılmıştır. Halkevleri önünde
Halk Kürsüleri kurulmuştur. Bayram süresince marşlar okunmuş, spor müsabakaları
düzenlenmiş ve halk ile devletin resmi memurlarının birbirilerine yakınlık duymaları adına
konferanslar ve müsamereler tertip edilmiştir. Köy halkının bayramlara katılımının sağlanması
noktasında gerekli tedbirler alınmıştır. Halkevinde İstiklal adıyla bir tiyatro oyunu
sahnelenmiştir.31
Cumhuriyetin 1943 yılındaki 20. yıl dönümü etkinliklerinde Muş’taki kutlamalar önceki
yıllarda yapılan programlara benzer bir şekilde gerçekleşmiştir. Yalnız ilçe merkezlerinde
kaymakamlar ve Halkevleri reisleri Cumhuriyetin iyilikleri hakkında halka konferanslar
vermiştir. Birtakım milli oyunlar adıyla okul talebeleri tarafından eğlenceler yapılmıştır. Halkın
ilgisi için at yarışları düzenlenmiştir. 30 Ekim günü ise halka ziyafetler verilmiştir.32
Muş ve ilçelerinde Cumhuriyetin 25. Yıl dönümü hazırlıkları 1948 yılında daha hassas
bir titizlikle yapılmıştır. Bu konuda parti genel sekreterliğinin özel direktifleri olmuştur. Bu
yılki kutlamalardaki hassasiyet il teşkilatlarına göndermiş olan talimatnamede amaç çeyrek asra
varan genç Cumhuriyetin şanına layık olarak kutlanmasıdır. Ayrıca bu yılki kutlamalarda çok
partili hayatın getirdiği rekabetçi siyaset etkileri bağlamında CHP’nin kutlamalarda önceki
yılarda sergilemiş olduğu açık propaganda davranışından ziyade daha esnek bir tavır ortaya
koymada özen gösterdiği anlaşılmaktadır. Cumhuriyetin 25. yıl dönümünün Muş’ta canlı ve
coşkulu geçmesi için Valilik ve parti il teşkilatı halkın geniş katılımını sağlamaya çalışılmıştır.33
Sonuç
Askeri mücadele ve Lozan Uluslararası Barış Antlaşmasından sonra yeni devletin
rejiminin ne olacağı meselesi 29 Ekim 1923’te Atatürk ve arkadaşları tarafından Cumhuriyet
olarak belirlenmiştir. Çağdaş ve ulusçu bir kimlikte yeni bir halk yaratmak hedefinde olan yeni
rejimin Kemalist kadroları 1925’ten itibaren 29 Ekim gününü bütün yurtta, bütün yurttaşların
katılımıyla kutlamak yoluna gitmiştir. Bunda çağdaşı olan diğer ideolojik devletlerin de etkisi
olmuştur. Bu milli bayram kutlamaları ile Tek Parti rejimi hassas olduğu siyasi ve kültürel
fikirleri ve çağdaş hayata ait bazı örnekleri Anadolu insanına benimsettirmek istemiştir.
Cumhuriyet Bayramlarında kurulan Halk Kürsüleri, düzenlenen konferans, balo ve tiyatro tarzı
müsamereler bu amacın apaçık örnekleri olmuştur. Bu tarz Batı unsuru etkinliklere son derece
yabancı olan bu illerdeki insanların bu durumlar karşısındaki halleri eski ile yani arasında
sıkışmaktan kaynaklı bir tür yabancılaşma ifadesiyle açıklanabilir. Kutlamalar sonrasında taşra
teşkilatlarının parti genel sekreterliğine hitaben kaleme aldıkları raporlar, bu algıyı
doğrulamaktadır. Raporlarda parti genel merkezinin hoşuna gidebilecek ifadelere sıklıkla yer
verildiği dikkatten kaçmayan bir ayrıntı olarak ifade edilebilir.
Tek Parti rejiminin yurdun bütününe yayılmak istemesinin önünde bazı yerel toplumsal
doku farklılıkları ve gelenekler engel olarak bulunmaktaydı. Bu manada Tek Parti rejiminin

30 Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, (Çev.) Metin Kıratlı, 5 Baskı, TTK Yayınları, Ankara, 1993, s. 397.
31 BCA., 490.01.1147.24.1.6.; BCA., 490.01.1147.24.1.9.
32 BCA., 490.01.1147.24.1.5.
33 BCA., 490.01.1147.24.1.1.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s. 201-215
211 Bingöl, Bitlis ve Muş’ta Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları (1934-1948)

sorunlar yaşadığı ülkenin Doğu’sunda yer alan ve farklı bir etnik ve dil kimliğine sahip olmanın
yanı sıra katı bir geleneğin hâkim olduğu Bingöl, Bitlis ve Muş’ta bu engelleri aşmak ve burada
yaşayan halkın sevgisini kazanmak için Cumhuriyet Bayramlarını bir anlamda propaganda aracı
olarak kullanmıştır. Bu ilerlerdeki parti il teşkilatları ve valiliklerinin hazırladığı kutlama
programlarıyla halkın Tek Parti rejimine yakınlaştırılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Özellikle
sınıfsız ve kaynaşmış bir toplumsal birliktelik bu kutlamaların etkinliklerinde öne çıkan bir öğe
olmuştur. Afiş, bayrak ve vecizeli ifadelerle halkın hafızasına ulusçu politikalar yerleştirilmek
istenmiştir. Vali ve belediye başkanları dışında halkın farklı gruplarından kişilerin de bu
bayramlarda yer alması ve hitabetler vermelerine izin verilmesi, Tek Parti rejiminin halkçı
yönünün olduğuna dair bir mesaj olmuştur. Cumhuriyetin Kemalist kadrolarının bütün bu telkin
ve çalışmalarına karşın halkın da kendine ait yüz yıllara dayanan bir gerçeğinin olması bir
tezatlığı meydana getirmekten başka bir şeye yaramamıştır.

KAYNAKLAR
BCA., 490.0.001.1142.6.2.
BCA., 490.01.11.50.36.1.
BCA., 490.01.1147.24.1.1.
BCA., 490.01.1147.24.1.10.
BCA., 490.01.1147.24.1.14.
BCA., 490.01.1147.24.1.15.
BCA., 490.01.1147.24.1.5.
BCA., 490.01.1147.24.1.8.
BCA., 490.01.1147.24.1.9.
BCA., 490.0.001.1015.914.4.
AHMAD, Feroz, Modern Türkiye’nin Oluşumu, Kaynak Yayınları, 9. Basım, İstanbul,
2011.
AYDEMİR, Şevket Süreyya, İkinci Adam 1938-1950, Cilt: II, Remzi Kitabevi, İstanbul,
1988.
BERKES, Niyazi, Türkiye’de Çağdaşlaşma, YKY yayınları, İstanbul, 2002.
CHP Broşürü 1937, ss. 29-30.
CHF Kâtibi Umumiliğinin Fırka Teşkilâtına Umumî Tebligatı, Temmuz 1933’den
Birincikânun 1933 Sonuna Kadar, Hâkimiyet-i Milliye Matbaası, Cilt: 3, Ankara,
1934.
ÇETİN, Türkan, “Cumhuriyet Döneminde Köycülük Politikaları: Köye Doğru Hareketi” ,
75 Yılda Köylerden Şehirlere, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 1999.
DEMİRTAŞ, Bahattin, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde Eğitim ve Öğretim
(1923-1938)”, Ankara Üniversitesi Türk inkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu
Dergisi, Sayı: 41, Mayıs 2008, ss. 63-87.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s. 201-215
İrşad Sami Yuca 212

DOĞAN, Hamdi, “Yozgat’ta Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları”, JASSS, Cilt: 6, Sayı: 5,


Mayıs 2013, ss. 107-125.
İLYAS, Ahmet, “Tek Parti Döneminde Aşiretleri Kontrol Altına Almak İçin Çıkarılan
Kanun Ve Hazırlanan Raporlar” , JASSS, Sayı: 28, Sonbahar II 2014, ss. 329-
348.
KARPAT, Kemal H., Osmanlı’dan Günümüze Kimlik ve İdeoloji, Timaş Yayınları, 3.
Baskı, İstanbul, 2010.
RESMÎ Gazete, “Cumhuriyet İlanının Onuncu Yıl Dönümü Kutlama Kanunu”, Kanun
No: 2305, Sayı: 2437, 26 Haziran 1933.
TBMM Zabıt Ceridesi
TURAN, Murat, “Tek Parti Yöneticilerin Söyleminde Yeni Toplumsal Kimlik ve Onun
Sembolleri”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 34, Ekim
2014, ss. 287-301.
YILDIRIM, Mustafa, “İslam Hukukunda İçki İçme Suçu ve Cezası”, D.E.Ü. İlahiyat
Fakültesi Dergisi, Sayı: 13-14, İzmir, 2001, ss. 31-52.
ZÜRCHER, Erik Jan, Savaş, Devrim ve Uluslaşma: Türkiye Tarihinde Geçiş Dönemi
(1908-1928), İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 2009.

Ekler: Kutlamalardan Bazı Görüntüler

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s. 201-215
213 Bingöl, Bitlis ve Muş’ta Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları (1934-1948)

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s. 201-215
İrşad Sami Yuca 214

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s. 201-215
215 Bingöl, Bitlis ve Muş’ta Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları (1934-1948)

The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, s. 201-215

S-ar putea să vă placă și