Sunteți pe pagina 1din 4

KİOK DÖNEMİ

Mete’nin ölümü üzerine başa Ki-ok (Lao-Şang) geçmiştir. Ancak, Lao-Şang, Mete’nin tarih
sahnesinden silmek için uğraştığı ve yok olma noktasına getirdiği Yüecileri kesin olarak
mağlup etmiş ve tarih sahnesinden silmiştir.

Ki-ok babasının yolunu izlemiş. Ondan devraldığı Mete’nin kurduğu muazzam imparatorluk
devleti ve düzeni istikrarlı bir şekilde devam ettirildi.

Hun İmparatorluğunun sınırları zaten çok büyük bir coğrafyaya hükmettiği için bu dönemde
fazlaca sınır genişletilmedi.

Ancak Çinli bir prensesle evlenerek Çin entrikalarının önünü açmış ve Çinlilerle akrabalık
kurma yoluna gitmiştir. Çin ile olan siyasi ve ticari ilişkiler geliştirilmeye çalışılmıştır.

Orta Asya’nın en büyük imparatorluğu haline gelen Asya Hun İmparatorluğunun bu güçlü
durumu M.Ö. 174 yılında Mete’nin ölümünden sonra oğlu Chi-yü (M.Ö. 174-160) zamanında
da devam etmiştir. Onun oğlu Chün-ch’en (M.Ö. 160126) döneminin ilk yirmi yılında Hun
üstünlüğü sürmüş, ancak daha sonra onun ve diğer devlet adamlarının başarısız yönetimi
yüzünden ülkede huzursuzluklar baş göstermiştir. Buna Çinlilerin entrikaları da eklenince
savaş meydanlarında yenilgiler birbirini takip etmiştir.

Hun İmparatorluğu, Lao-Şang döneminde istikrarını devam ettirirken Çin, Hun’lara karşı
üstünlük sağlamak ve ağır yenilgiler alarak çekildiği ve küçüldüğü coğrafyada söz sahibi
olmak amacıyla büyük ve önemli reformlar hayata geçirmeye başladı.

Askeri strateji ve donanımlarını Hun askeri sistemine göre düzenleyip disipline etmeleri bu
dönemde başladı. Aynı zamanda siyasi ve askeri reformlarla birlikte Hun birliğini yıkmak ve
Hun İmparatorluğu bünyesindeki Türk olmayan toplulukları kışkırtarak Hunların gücünü
azaltmak için çeşitli entrikalar üretmeye, tarih kaynaklarında sıkça rastladığımız tabirle kaleyi
içten fethetmek için beşinci kol faaliyetleri yürütmeye başladı.

Lao-Şang döneminde bu girişimleri sonuçsuz kalsa da ilerleyen dönemlerde başarılı olmuştur.

Ki-ok’tan sonra yerine geçen hükümdarlar zamanında Asya Hun Devleti, Çinlilerin etkisi ve
entrikalarıyla sarsılmış, Çin hâkimiyetine girmemek için büyük mücadeleler verilmiştir.
Ancak bazı başarılara rağmen ülke bütünlüğü korunamamıştır.

Lao-Şang’ın ölümünden sonra veliahtı Kün-Çin yönetime geçmiştir.

Büyük Hun İmparatorluğu, muazzam gücünü Kün-Çin döneminde kaybetmeye ve küçülmeye


başladı. Çin Hanlığının kendi içinde uyguladığı reformlar ve Hun bünyesinde yürüttüğü
entrikalar başarılı olmaya başlamış ve Hun İmparatorluğunu Kün-Çin döneminde
zayıflatmaya başlayarak ilerleyen dönemlerde bu imparatorluğu yıkmayı başarmıştır.

Bu arada Çinliler Batı Türkistan’ın diğer halklarıyla (Yüe-chihlar, Wu-sunlar) temasa


geçmişler ve Hunlara karşı ittifak yapmışlardı. Çin’e karşı askeri üstünlüklerini M.Ö. 119
yılında bir savaşta kaybeden Hunların mücadelesi durmadı.
İpekYolu'nun Çin kontrolüne geçmesi Hun ekonomisi bozmuştur. Huhanyeh zamanında ülke
Doğu ve Batı olarak ikiye ayrıldı. (MÖ 58).

M.Ö. 56 yılına kadar bağımsızlıklarını korudular. Dışarıda Çinlilere karşı savaştıkları gibi,
ülke içinde de onların müttefikleri olan Wu-huan- lar, Hsien-piler, Ting-lingler ve Wu-
sunlarla mücadele ediyorlardı.

M.Ö. 56 yılında tahta çıkan Hun hükümdarı Ho-han-ye, ülkesi için tek kurtuluş çaresinin
Çin’deki Han hanedanına bağlanmak olduğu düşüncesini taşıdığını devlet meclisinde
söyleyince büyük bir tartışma çıktı. Bağımsızlık taraftarları davalarını kaybedince
hükümdarın kardeşi Chih-ch’i liderliğinde Batı Türkistan’a göç ettiler. Burada yerleşerek ayrı
bir devlet kurdular ve M.Ö. 36’da üzerlerine gönderilen kalabalık Çin ordusuna kahramanca
direndilerse de, mağlup olarak yok edildiler.

Batı Hunları, Çin hâkimiyetine girdi. (MÖ 36). Doğu Hunları ise Kuzey ve Güney Hunları
olarak ikiye ayrıldı.

İkiye Bölünme: Kuzey ve Güney Hun Devletleri Çin’e bağlanmayı reddeden Kuzey Hun
Devleti, bağımsız bir şekilde varlığını sürdürüyordu. Ancak, çıkan kıtlıklar yüzünden Kuzey
Hunları ekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldılar. Bunu bazen Çin’e karşı akınlar
düzenleyerek çözümlemeye çalıştılar. Hükümdarları Wu-ta Şanyü, M.S. 52’de bir ara Çin’in
himayesini kabul etti ise de, kendisinden sonra gelenler durumu toparladılar. Maveraünnehir’e
kadar sefer düzenleyerek güçlerini ayakta tuttular; Semerkand kralının oğlunu rehin almayı
başardılar. Arkasından Çin’deki Han İmparatorluğu’na karşı harekete geçtiler. Onların
akmları karşısında bir şey yapamayan Çinliler barış istemek zorunda kaldılar.

M.S. 48’de Çin’e bağlanan Güney Hun Devleti, ilk zamanlarında silik bir vaziyette idi.
Çinliler daha çok Kuzey Hunları ile uğraştığı için arada kalmışlar ve Çinlilerle işbirliği
yapmışlardı. Kuzeydeki devlet yıkılınca seslerini duyurmaya başladılar. Çin’e karşı bazı
akınlar düzenleseler de genelde onların hâkimiyeti altında yaşamak zorunda kaldılar. M.S.
303 yılına kadar varlıklarını bu şekilde sürdürebildi- ler. Bazı kuvvetli Hun boyları Kuzey
Han, İlk Chao, Son Chao, Kuzey Liang ve Hsia gibi küçük Hun devletlerini kurarak M.S. 439
yılına kadar varlıklarını devam ettirdiler.

Ancak, M.S. 46 yılında Hun ülkesinde büyük bir kıtlık çıkınca devlet yeniden zayıflamaya
yüz tuttu. Hun hükümdarı ekonomik destek için Çinlilerle anlaşmak zorunda kaldı. Wu-
sunlarla Çinliler ortak harekât yapınca Hun ülkesi karışıklığa sürüklendi ve M.S. 48 yılında
kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrıldı.

Güney Hunları kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrılmıştır (48).

Bunlardan güneyde olan ise Güney Hunları da zamanla Çin hâkimiyetine girerek yıkılmıştır.
Kuzey Hunları ise Siyenpiler tarafından yıkılmışlardır. Kuzey Hunları dağılarak
KavimlerGöçü’nü başlattı.

Çinliler, Kuzey Hunlarını savaş meydanlarında yenemeyince doğudaki Hsien- pileri ve Ting-
lingleri ayaklandırdılar. Zor durumda kalan Kuzey Hunlarımn hü-kümdarı savaş meydanında
ölünce 58’den fazla kabile Çin’e sığınarak onlara itaat etti. M.S. 73’ten sonra Çinliler ve
Güney Hunları ortaklaşa Kuzey Hunlarına saldırıp bozguna uğrattılar. Böylece çöken Kuzey
Hun Devleti M.S. 93 yılında tamamen tarihe karıştı. Halkının çoğunluğu batıya doğru
kayarken, onların topraklarını doğudan gelen Hsien-piler işgal etti.

Batı Hun Türkleri; baskı, kuraklık, mücadeleler ve toprak yetmezliği nedenleriyle


Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa’ya harekete geçmişlerdir. Avrupa’nın yapısı tamamen
değişirken Türkler Avrupa Hun Devleti’ni kurmuşlardır. Feodalite (derebeylik) rejimi ortaya
çıkmıştır.

YIKILIŞI: Çinliler tarafından yıkılmıştır. Çin entrikaları baskıları… Türkler bağımsızlıklarını


kaybettiler. Bu nedenle göç etmişlerdir. Türklerin bir kısmı Avrupa’ya göç etti. İpekYolu’nn
ÇİN’e geçmesi, Kavimler Göçü gerçekleşti.

Doğuda kalan Hunlar ise Çin’in siyasi üstünlüğünü tanıyarak varlıklarını sürdürüyorlardı.
M.Ö. 8 yılında Hun tahtına geçen Wuchu-liou, Çin’e olan siyasi bağımlılığa son verdi.
Devleti eski gücüne kavuşturma yönünde önemli adımlar attı. Kuzey Çin’i yerle bir eden
akınlar düzenledi. Onun M.S. 13’te ölümü üzerine başa geçen kardeşi ve diğer hükümdarlar
devrinde de güçlü durum devam etti.

Hunlarda Sosyal ve Kültürel Yapı

Hunlar çocuklarını daha küçük yaşlarda biniciliğe alıştırırlardı. Gençlik çağına geldiklerinde
mükemmel binici olurlardı. Atlı savaş usullerini Hunlar çok iyi uyguluyorlardı. Sahte geri
çekilme esasına dayalı bir savaş taktikleri vardı ki, onun sayesinde kendilerinden üstün
orduları çember içine alarak mağlup ederlerdi. Hunlar savaş için dolunay vaktini beklerlerdi.

Hunların sadece hayvancılıkla uğraşmadıkları, tarım da yaptıkları bilinmektedir. Son yapılan


arkeolojik kazılarda Altay Dağları’ndaki Çulışman Irmağı bölgesinde sulama kanalları gün
ışığına çıkarılmıştır. Orhun ve Selenga ırmakları havalisinde yapılan kazılarda ise sabanlar,
oraklar ve tarım ürünlerini öğütmede kullanılan değirmen taşları ele geçmiştir.

Asya Hunlarına ait yazılı Türkçe metinler mevcut olmasa da, Çin kaynaklarında kaydedilmiş,
Hun dilinden kalma bazı kelimeler vardır. Bunlar Ching-lu (kılıç) ve Ch 'engli ku-t'u (tanrı
kutu) gibi sözcüklerdir.

Çin kaynaklarında, Hunlara ait müzikle ilgili bilgilerden de söz edilmektedir. Dokuz delikten
oluşan Pi-li adlı sazın cenaze törenlerinde kullanıldığı anlatılır. Hu- chia ise yukarısı dar,
aşağısı kısa ve geniş bir alet olup melankolik havalar çalınırdı. Pi-pa ise at üzerinde çalman
telli bir müzik aletiydi.

Pazırık, Tuyehta ve Noin-ula benzeri çok önemli arkeolojik merkezlerde ele geçen Hunlardan
kalma eserler günümüzde Petersburg’da Hermitaj Müzesi’nde sergilenmektedir. Buluntular
halı, keçe örtü, at koşum takımları, çeşitli silahlar, elbiseler, kemer tokaları ve demirden
üretilmiş ev eşyalarıdır. Bunların üzerindeki desenler ve süslemeler bozkır hayvan üslubunu
meydana getirmektedir. Ağaç oymalardan yapılan at yular takımlarındaki yanak süsleri dikkat
çekmektedir. At eyerlerindeki süslemeler de doğadaki hayvan mücadelelerini yansıtır. Hun
öncesi döneme ait Pazırık halısı dünya tarihinin ilk düğümlü halısı kabul edilmektedir.

S-ar putea să vă placă și