Sunteți pe pagina 1din 3

Aloe Vera mucize mi, yalan mı?

İbni Sina’nın “El Kanun Fi’t


Tıp” kitabında da adı geçen
Aloe Vera mucize bir bitki mi,
yoksa bir reklam yalanı mı?
Ya pazar kavgası! Amerika
Aloe Vera Stokluyor mu? işte
yanıtlar.
İskender'e ülkeler fethettiren
bitki tartışması popüler bilim dergisinin son sayına konu
oldu. İşte derginin hazırladığı dosya ile, efsaneden
gerçeğe Aloe Vera…
Aloe Vera, şifalı özellikleri çok eskiden beri bilinen
bitkilerin en önemlilerinden biridir. İbni Sina’nın “El Kanun
Fi’t Tıp” adlı kitabında adı geçen bu bitkiyi, Christoph
Colomb, vazgeçilmez dört besin maddesinden biri olarak
tanımlar. Mahatma Gandi ise uzun süren oruç
dönemlerinde Aloe Vera'dan çok yararlandığını belirtir.
Eski papirüslerde Mısır kraliçesi Nefertiti ve Kleopatra’nın
da sağlık ve güzelliklerini bu bitkiye borçlu oldukları
anlatılır.
500’den fazla türü olan Afrika kökenli Aloe Vera,
ülkemizde “Sarısabır” adıyla bilinir. Görünüş olarak
kaktüse benzese de zambakgiller familyasına mensuptur,
dolayısıyla bizim soğan ve sarımsağımızla akrabadır.
Ancak, Akdeniz ve Ege bölgelerinde bazı türleri yetişse de
“Barbadensis” adındaki en faydalı türü ülkemizde
bulunmaz. Acı bir tadı olduğu için sevilmeyen bu bitki,
Boccacio’nun Decameron’undaki bazı gülünç öykülerde,
“Şekere bulansa bile yutulması imkansız” özelliğiyle rol
almıştır.

Aloe Vera ya da Sarısabır’ın, 75 besleyici madde, 20


mineral, 18 amino asit ve 12 vitamin içerdiği
bilinmektedir. Birçok bitkinin aksine, kabuğunun besleyici
özelliği yoktur. Yararlı maddeler yaprağın içindeki
dokulardan elde edilen jelde toplanmıştır. Bu jel
glükomennan ya da pektik asit gibi korbonhidrat
polimerler ihtiva eder.

Aloe Vera jeli açık havada kaldığı takdirde kısa sürede


okside olarak yararlı özelliklerini yitirir. Bu nedenle,
saklanarak geniş bir kullanıma kavuşması uzun zaman
mümkün olmamıştır. Ancak 1968 yılında Teksas’lı bir
eczacının bulduğu formül sayesinde bu mahzur giderilmiş
ve o zamandan bugüne bu ürün sınai bir hammadde
konumuna gelmiştir.
Günümüzde, ABD, Meksika, Doğu Afrika ve Japonya'da
on binlerce dönüm alanda, Aloe Vera üretimi
yapılmaktadır.

Aloe Vera yaprağının dış kısmının, tıbbi olarak kabızlığı


önleyici özelliği bilinmektedir. Yapraktan elde edilen usare
ise genellikle kurutularak tane haline getirilir ve tıbbi
amaçlarla kullanılır.

Amerika Aloe Vera Stokluyor mu?


Aloe Vera jelinin, yara, yanık ve deri hastalıklarına da iyi
geldiği söylenmektedir. Öyle ki, Büyük İskender’in
Hindistan’a uzandığı dönemde, hocası Aristo’nun
önerisiyle, askerlerinin yaralarının tedavisinde bu bitkiyi
kullanmak niyetiyle bol bol Aloe Vera yetişen bir adayı
fethettiği rivayet edilirken, günümüzde ise Amerika’nın
olası bir nükleer savaş sonrası radyasyon yanıklarının
tedavisi amacıyla Aloe Vera stokladığı iddiaları mevcuttur.
Ancak 1970’li yıllarda Amerikan ilaç denetim kurumu olan
FDA, yanık ve yaralanmalara iyi geldiği konusunda yeterli
kanıt olmadığını açıklamıştır.
Buna karşılık 5 bin denek üzerinde yapılan bir araştırma
ise Aloe Vera’nın kalp krizi riskini azalttığını ortaya
koymuştur. Aynı araştırma Aloe Vera’nın, Isabgol adlı bir
başka madde ile birlikte karıştırıldığında toplam lipid ve
kolesterolü azalttığını göstermiştir.
Pazar Kavgası
Aloe Vera’nın bağışıklık sistemini güçlendirdiği de yaygın
bir kanıdır. Bu özelliği nedeniyle AIDS’e (bağışıklık
eksikliği sendromu) karşı etkili olup olmayacağı
araştırılmaktadır.
Aloe Vera, şifalı özelliklere sahip olmakla birlikte,
muhtemelen tüm şifalı bitkiler gibi yan etkileri de
mevcuttur. Bu yönde araştırmalar sürmektedir. Ne var ki,
ürün, sınai bir hammaddeye dönüştükçe yeni kullanım
alanları yaratmak amacıyla bir mitos yaratılmaktadır.
Günümüzde iş o hale gelmiştir ki, ne ürün üretirseniz
üretin “Aloe Vera’lı” etiketini yapıştırdığınızda ek bir
avantaj sağlamanız mümkündür. Onun için de eşarbın
“Aloelisinden” tuvalet kağıdının “Aloelisine” kadar her
ürün bu pazar kavgasından bir pay kapmaya
çalışmaktadır.
Piyasadan Toplatılabilir
Hal böyle olunca, geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı İlaç
ve Eczacılık Genel Müdürlüğü Aloe Vera’lı gıdaların
yasaklanması yönünde Tarım Bakanlığı'ndan talepte
bulunmuş, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı da, tüm il
müdürlüklerine bir yazı göndererek “5179 sayılı Gıdaların
Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun”
uyarınca, tüm Aloe Vera’lı yiyecek ve içeceklerin
piyasadan toplatılmasını istemiştir. Gerekçe olarak da,
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) hazırladığı bir rapor ileri
sürülmüştür. Bu rapora göre dünyada Aloe Vera’yla ilgili
hiçbir klinik çalışma bulunmamaktadır ve bu bitkiden elde
edilen jel, birçok mikroorganizma için üreme ortamı
oluşturmaktadır. Bazı tıp adamları da bitkinin karaciğer
üzerinde olumsuz yan etkiler yaptığını iddia
etmektedirler.

S-ar putea să vă placă și